SOSYAL DENGE TAZMİNATI ÖDEMESİNDE YAŞANAN GECİKMEYE DAİR AÇIKLAMAMIZDIR
Ülkemizde son dönemde geniş toplum kesimlerine yönelik artan baskılar, demokratik hakların sınırlandırılması, bir yönetme biçimi haline gelen kayyım atamaları ile hukuksuz gözaltı ve tutuklamalar, yalnızca yerel yönetimleri değil tüm toplum kesimlerini hedef alan topyekün bir sindirme politikasının parçası olmuştur.
Bir taraftan son dönemdeki İBB’ye yönelik operasyon ve tutuklamalarla başlayan hukuksuzluklara karşı gençlerin yaktığı direniş ateşi ve sonrasında devam eden mücadele ve eylemlilik hattı hepimizi umutlandırsa da diğer taraftan da ülkenin yurttaşları olarak genci, yaşlısı, emeklisi, kadını, sanatçısı çok ağır baskı ve zulümle karşı karşıyayız.
Baskı ve sindirme politikaları ile halkın en temel haklarını ve iradesini hiçe sayıp kendi koltuğunu koruma gayreti içinde olan iktidar; diğer taraftan müsebbibi oldukları ekonomik buhranı geniş emekçi kesimlerine fatura etme gayretindedir..
Bizler kamu emekçisi işçi ve memurlar olarak iktidarın ekonomik krizin faturasını emekçilere yükleyen politikalarını kabul etmiyoruz. Ve temel hak ve özgürlüklerimizi, emeğimizin değerini korumak için tüm toplumsal muhalefet bileşenleri ile birlikte bir mücadele hattı örmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
İktidar uzunca bir süredir muhalefet belediyelerini kayyım tehdidiyle ve ekonomik kısıtlamalar ile sindirmeye çalışmaktadır. Bu durumun belediyeleri ekonomik anlamda ne denli darboğaza soktuğunun farkındayız. Ancak belediye idarelerinin, işçilerin ve memurların maaşlarını ödeyemeyeceği noktaya gelmeden önce önlem almaları gerekmektedir. Ne iktidarın uygulamalarının ne de belediye mali kararlarının sorumlusu bizler değiliz. Böyle bir yükü de kabul etmeyeceğiz..
Bugün gelinen noktada, İzmir Büyükşehir Belediyesi idaresi tarafından maaş ödeme gününden bir gün önce, yapılan bir bilgilendirme ile Sosyal Denge Tazminatı (SDT) ödemesinin maaş ile birlikte yapılmayacağı sendikamıza iletilmiştir. Hemen akabinde sendikamız yürütme kurulu üyeleri Genel Sekreter Ramazan Tezcan’la görüşme gerçekleştirmiş; Belediye idaresi, ödemelerin aksamasına gerekçe olarak merkezi hükümetin SGK kesintileri ve genel bütçe baskılarını göstererek ödemeleri ay sonunda (30.04.2025 tarihinde) yapacağı bilgisini vermiş, olağanüstü bir durum olmadıkça bu durumun tekrarlanmayacağını belirtmişlerdir.
Ancak görüşme esnasında da belirttiğimiz gibi bu uygulama emekçiler açısından ciddi mağduriyet yaratır ve sendikamız tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. TÜM BEL-SEN olarak işçi, memur tüm emekçilerin maaşları ve sosyal haklarının hiçbir ekonomik gerekçeyle geri plana atılamayacağını savunuyoruz. Krizin bedelini yine emekçilere yüklemek kabul edilebilir bir yöntem değildir.
Özellikle belirtmek isteriz ki; bu tür kesintilerin önceden emekçilere bildirilmemesi, çalışanların ödeme planlarını ciddi biçimde aksatmakta ve mağduriyet yaratmaktadır. Kira, kredi ve benzeri zorunlu ödemelerin planlandığı bir maaş sisteminde son dakika yapılan değişiklikler çalışanların yaşamlarını doğrudan etkilemektedir.
Toplu iş sözleşmemiz ile kazanılmış olan sosyal denge tazminatı, 4688 sayılı yasa ve Türkiye’nin taraf olduğu ILO sözleşmeleri çerçevesinde mevzuata uygun ve bağlayıcı bir haktır. Bu ödemenin keyfi biçimde durdurulması veya aksatılması, hukuken ve ilkesel olarak savunulamaz.
Sendikamız, sosyal denge tazminatı, itfaiye ve zabıta maktu mesaileri, Eşrefpaşa Hastanesi fazla mesaileri, arazi tazminatları ve diğer ödemelerin aksatılması ya da düzensiz hale getirilmesine yönelik hiçbir uygulamayı kabul etmeyecektir. Bu uygulamanın “olağanlaştırılmasına” kesinlikle karşıyız. Böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında sendikamızın örgütlülüğü ile kamu emekçilerinin üretimden ve hizmetten gelen gücünü kullanmaktan geri durmayacağını, tüm belediye kamu emekçilerine ve kamuoyuna bildiririz.
Merkezi hükümetin muhalif belediyelere yönelik anti demokratik operasyonları ve baskıcı mali politikalarının sonuçlarını göğüslemek, karşı mücadele hattı örmek; sadece emekçilerin değil, belediyeleri yöneten siyasi iradenin ve demokratik kamuoyunun ortak sorumluluğudur.
Nitekim tüm bu baskı ve sindirme politikalarının dahi iktidarın derdine derman olamadığına hala devam eden boykot iradesi ve son günlerde liselerimizden yükselen eylemli karşı duruş ile bir kez daha şahit oluyoruz..
Böylesi bir süreçte iktidarın muhalif belediyeleri sıkıştırmak için formüle ettiği mali hamlelerin yükünü emekçilerin sırtına yüklemek; iktidarın politikaları karşısındaki mücadele iradesini zayıflatmak ve topyekün karşı duruşu dağıtmaktan başka bir anlam taşımaz..
Bu vesile ile bir kez daha mevcut sorunun sosyal denge sözleşmesi ödemelerinin aksatılarak çözülmesini kabul etmediğimizi ifade ediyoruz. Süreci takip edip bir an önce çözüme kavuşturulmasını sağlama gayreti içinde olacağımızı belirtiyoruz.