EMEKÇİNİN ÇALIŞMA VE HUKUK GÜVENLİĞİNİ HİÇE SAYAN SÖYLEM VE UYGULAMALARA SESİZ KALMAYACAĞIZ
Ülkemiz ekonomisi her geçen gün yeni bir dalgalanma ile uçuruma doğru sürüklenip kriz yeni bir boyut kazanmış ve bunların faturası iğneden ipliğe her şeye ardı ardına gelen zamlar, ücretlerimizin pula dönüşmesiyle biz emekçilere kesiliyorken; biraz da bu gündemden kaçmak adına önce Cumhurbaşkanı sonrasında da İçişleri Bakanı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan emekçiler tartışması başlatıldı.
31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında sandık görevlilerini suçlayıp, seçim sonuçlarını ve hatta seçilmiş başkanın mazbatasını almaya kadar götürülmüş bir sürecin (aklın) sahipleri, bu gün yeni bir kurgu ve kriminal söylemlerle çalışanları ve belediye yönetimini zan altında bırakacak açıklamalarda bulunup, sosyal medyadan soruşturma başlatıldığını ilan ederek algı oluşturmaya çalışmaktadırlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan emekçileri suçlu gibi gösteren 86 bin çalışanı zan altında bırakan bu sorumsuzca açıklamalar hem çalışanları hem kurumu itibarsızlaştırma girişiminden başka bir şey değildir.
Sadece İstanbul Büyükşehir değil tüm işyerlerinde iş başvurularında Adalet Bakanlığından alınan adli sicil kaydı ile hukuki bir engeli olmadığını belgeleyen vatandaşların haklarında herhangi bir yargı kararı olmadan suçlu ilan edilmesi, dedikodu niteliğindeki iddialara dayalı olarak fişlenmesi hukuk devletinde asla kabul edilmezdir.
Bununla birlikte, hiçbir hukuki dayanağı olmadan belediye emekçilerinin “terörist” ilan edilmesi hem o emekçilerin çalışma ve hukuk güvenliğinin hem de ilgili belediyelerdeki halkın iradesinin gasp edilmesi girişimidir.
Daha dün halkın iradesini temsil edilen belediye başkanlarının, Boğaziçi üniversitesinde kayyum rektöre itiraz eden veya barınamıyoruz diyen öğrencilerin, ekmek paraları için geceleri kağıt toplayan atık kağıt işçilerinin ve daha nicelerinin, hiçbir hukuki dayanak olmadan “terörist” ilan edip cezaevine atılması gibi bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki 557 emekçi yarın başka bir AKP’li olmayan belediyede çalışan yüzlerce emekçi hiçbir hukuki dayanak olmadan gözaltına alınabilir veya tutuklanabilir.
Hatta yine Doğu ve Güneydoğu’daki onlarca belediyede olduğu gibi belediye başkanları, meclis üyeleri gibi halkın iradesiyle seçilmiş kişiler yine benzer biçimde hiçbir hukuki delile dayanmadan demogojik söylemlere bir gecede suçlu ilan edilip tutuklanarak yerlerine kayyum atanabilir ve aynı diğerleri gibi bu belediyelere de el konulabilir.
Ekonomik ve siyasal düzeyde her geçen gün derinleşen yönetememe krizinden çıkamadıkça; halkın iradesine ipotek koymaya, yurttaşların çalışma ve hukuk güvenliğini hiçe saymaya, demagojik söylemlerle toplumsal kutuplaşmalar yaratarak sahte düşmanlıklar yaratmaya varan hukuksuzluklarla günü kurtarmaya çalışan siyasal iktidar ülkemizi çok tehlikeli bir uçuruma sürüklemektedir.
Kuruluşundan bu yana demokratik, katılımcı, halkçı ve özgürlükçü yerel yönetimlerden yana taraf olmuş biz TÜM BEL SEN’liler belediye emekçilerine ve belediyelere yapılan bu türden haksız ve hukuksuz yönelimleri; emek, demokrasi, barış ve özgürlüklerden yana tüm toplum kesimlerini susturmayı amaçlayan organize bir yönelimin başlangıç adımları olması kaygısıyla değerlendiriyoruz.
Bu kaygımızın gerçek olmaması için Hükümeti demokratik ve halkçı belediyelere ve oralarda çalışan emekçilere yönelik ötekileştirici söylem ve uygulamalara bir an önce son vermeye çağırıyor, bu çağrımızın yerine getirilmesi için tüm emek ve demokrasi güçleriyle birlikte, inatla ve kararlı bir şekilde mücadele edeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.
MERKEZ YÜRÜTME KURULU