NE ACILARI UNUTTUK, NE DE YARALAR TAM OLARAK SARILDI
30 Ekim depreminin üzerinden bir yıl geçti. Ne acılarını unuttuk, ne de yaralar tam olarak sarıldı.
30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan depremde İzmir halkı kadar İBB emekçilerinin de hayatı olumsuz etkilenmiştir. Ana hizmet binamız başta olmak üzere birçok hizmet binamızı depremden oluşan hasar nedeniyle tahliye etmek zorunda kaldık. Yıllardır hizmet üretirken yaşanan depremlerde refleks eylemler yaparak binada can güvenliğimizden endişe ettiğimizi vurguladık. Toplu sözleşme görüşmelerinde ise gündemlerimizden biri hizmet binalarımızın deprem risk analizlerinin yapılması ve binada çalışan emekçilerle paylaşılması olmuştu.
Bir yıl önce yaşanan depremde tam da yıllardır dile getirdiğimiz gerçekler vücut buldu. Şans eseri pandemi sebebiyle dönüşümlü çalışıldığı için deprem anında normalden daha az sayıda çalışan ve ziyaretçi binada bulunmaktaydı. Ancak dönüşümlü ve uzaktan çalışma uygulamasında hizmet binasında görece daha az sayıda emekçinin bulunmasına rağmen, depremden bizlere kalan psikolojik travma hala çok yoğun ve kalıcı. Çünkü deprem “mefhumu” bu binada çalışanlar ya da o anda binada bulunanlar tarafından ilk defa yaşanmadı. Bugüne gelindiğinde mesai mefhumu konulu gönderilen bir ceza/uyarı niteliğindeki genelleyici yazıyı da bu sebeple kabul etmiyoruz.
Bir yıldır İzmir kamuoyunun yakından ilgilendiği ana hizmet binamızın akıbeti hakkında tartışmalar devam etmektedir. Yıkılması ya da yıkılmaması işte bütün mesele bu dedirten anlayışta biz emekçiler nesneleştirilmekteyiz. Binada yaşayanlar olarak yıllardır eylemliliklerimiz ve taleplerimiz görmezden gelindi. Bugün de yürütülen tartışmaların odağında çalışanlar olarak görmezden geliniyoruz.
Deprem sonrasında kültürparktaki hollerde yaklaşık 1 yıldır tüm olumsuzluklara rağmen kente hizmet üretmeye devam ediyoruz. Bir yıldır, iş sağlığı ve güvenliği açısından birçok başlıkta yetersizlikler ve sorunlar eşliğinde çalıştık. Hollerin yerleşim düzenindeki yetersizlikler, özellikle de 1 No’lu holdeki sıkışık düzen, havalandırma, iklimlendirme, gürültü, yüksek elektrik alan ve elektromanyetik alan şiddetine maruz kalma sorunlarımız devam etmektedir. Bunların sonucunda birçoğumuzda gün sonunda aşırı yorgunluk, sese tahammülsüzlük, kronik baş ağrısı, çocuklarımıza gelene kadar tükenmiş sabır vb. bedensel ve ruhsal sağlık sorunları kendini göstermektedir.
Bu olumsuz çalışma koşulları sebebiyle sesten, sıkışıklıktan ve havasızlıktan bunalan çalışanların başlı başına fiziksel koşullardan oluşan ve giderek artan tükenmişlik sendromuna varma riski taşıyan koşullarının düzeltilmesi gerekmektedir. Bunun için çalışanların ihtiyaçlarının sorularak görüşlerinin alınmasını ve çözüm odaklı adımlar atılmasını talep ediyoruz. Sendika olarak TİS görüşmeleri sırası ve sonrasında bilgi notu olarak sunulan taleplerimizin kısmen gerçekleştiğini takip etmekteyiz. İdareyi devam eden sorunların çözümü ve çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi için ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak yeni bina talebimizi hatırlatarak acilen adım atmaya davet ediyoruz.
En başta söyledik, yineliyoruz, depremin üzerinden bir yıl geçmiş olsa da acılarını da taze yaşıyoruz, yaraların bütünüyle kapanmasını istiyoruz.
TÜM BEL SEN İZMİR 1 NOLU ŞUBE YÜRÜTME KURULU
